• errufai.com
  • errufai.com
  • errufai.com
  • errufai.com





KUTSAL TOPRAKLAR

NAMAZ VAKİTLERİ

HANGİ TAKVİMİ KULLANIYORSUNUZ ?
 
mod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_countermod_vvisit_counter
mod_vvisit_counterBügün29
mod_vvisit_counterDün286
mod_vvisit_counterBu Hafta1175
mod_vvisit_counterBu Ay7837
mod_vvisit_counterTüm Günler2376243
ULÜ-L EMRE İTAAT

ULÜ-L EMRE  İTAAT

Ulü-l Emr Allahın emri ve Hz.Rasulullahın sünnetleri doğrultusunda müslümanları idare eden yönetici demektir.Nisa Suresi 59. Ayet-i kerimede Rabbimiz:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَأَطِيعُواْ الرَّسُولَ وَأُوْلِي الأَمْرِ مِنكُمْ فَإِن تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللّهِ وَالرَّسُولِ إِن كُنتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً

Yâ eyyuhâllezîne âmenû atîûllâhe ve atîûr resûle ve ulil emri minkum, fe in tenâza’tum fî şey’in fe ruddûhu ilâllâhi ver resûli in kuntum tu’minûne billâhi vel yevmil âhir(âhiri). Zâlike hayrun ve ahsenu te’vîlâ(te’vîlen).

“Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin, sizden olan ulu'l-emre de. Sonra bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, hemen onu Allah'a ve Rasûlüne arzedin, Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanan kimselerdenseniz..." (en-Nisa, 4/59) anlamındaki âyette geçer. Ayette geçen "ulu'lemr" (emir sahipleri)'nin kimleri kasteddiği konusunda görüş birliği yoktur. Sahabe ve tabiun ile müfessirlerin bu konudaki görüşleri beş maddede toplanabilir:

a) Ulu'l-emr, raşid halifelerdir.

b) Ulu'l-emr, ordu komutanlarıdır.

c) Ulu'l-emr, şer'i hükümler konusunda fetva veren müctehid bilginlerdir.

d) Ulu'l-emr, ehl-i hall ve'l-akd denilen müctehid bilginlerin icmalarıdır.

e) Ulu'l-emr, imamlar, fazıl ve adil fakihlerdir.

Ehl-i sünnet bilginleri, âyetteki ulu'l-emri yöneticiler olarak yorumlarken buradaki itaatı da tanımlayıp sınırlandırmışlardır. İlke olarak, yöneticilere itaat farzdır. Fakat yöneticiden Allah'a isyan anlamına gelecek bir emir çıkması durumunda, müminlerden itaat yükümlülüğü düşer. Buna karşılık aynı yöneticinin Kur'an ve Sünnet'e uygun emirlerine uyulması gerekir. Fısk işlemesi halinde yöneticinin velayet yetkisi düşer. Eğer görevden alınması mümkünse, görevden alınmalıdır. Ama, mümkün değilse, toplum düzeninin bozulmaması için, zorla görevden almaya, isyan etmeye kalkışılmamalıdır.

ULU’L EMR AYETİNİN İNİŞ SEBEBİ

Said b. Cübeyr'den rivâyet edildiğine göre bu âyet, Abdullah b. Huzafe b. Kays dolayısıyla indirilmiştir. O sırada Hz. Peygamber onu bir müfrezeye komutan olarak göndermişti. Süddi'nin rivâyetine göre de Resulullah, Halid b. Velid kumandasında bir müfreze göndermişti ki, içlerinde Ammar b. Yasir de vardı. Gittiler, geceleyin hareket hedefleri olan kavime yakın bir yere kondular. Onlar da casuslarından aldıkları bir haber üzerine sabaha kadar kaçtılar. Yalnız içlerinden bir adam çoluk çocuğuna eşyalarının toplanmasını emretmiş ve kendisi gece karanlığında yürüyüp Halid'in askerine gelmiş ve Ammar b. Yasir'i sorup yanına varmış, "Ey Ebu Yakzan! demiş, Ben müslüman oldum diye şehadet ettim, kavmim ise sizin geldiğinizi işitince kaçtılar, ben kaldım; benim müslüman olmam yarın bir fayda verir mi, yoksa ben de kaçayım mı?" diye sormuş, Ammar da, "Hayır kaçma! Sana fayda verir." demiş. O da kaçmamıştı. Sabahleyin Halid akın etmiş, o adamdan başka kimseyi bulamamışlar. Onu malı ile beraber tutmuşlar. Ammar, haber alınca Halid'e gelmiş, "O adamı bırak, çünkü o müslüman oldu ve ben ona eman verdim." demiş. Halid de, "Sen kim oluyorsun da adam kurtarıyorsun." diye çıkışmış ve bundan dolayı birbirlerine söz atmışlar. Nihayet Resulullah'a mahkeme için başvurmuşlar. Hz. Peygamber, Ammar'ın eman vermesine izin vermiş ve bir daha amire karşı böyle kendi kendine söz vermemesini de hatırlatmış, bunun üzerine peygamberin yanında da atışmışlar. Halid, "Ey Allah'ın elçisi! Bu burnu kesik kölenin bana sövmesine müsaade eder misin?" demiş. Resulullah da: "Ey Halid! Ammar'ı kötüleme, çünkü Ammar'ı kötüleyeni Allah kötüler Ammar'a karşı kin besleyenden Allah nefret eder, Ammar'a lanet edene Allah lanet eder." buyurmuş. Ammar da öfke ile kalkmış. Bunun üzerine Halid, arkasından koşup elbisesinden tutmuş, özür dilemiş, o da razı olmuştu. İşte "Allah'a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin." âyeti bunun üzerine indi, diye nakledilmiştir. Bu iki rivâyetin çözümüne göre âyet, müfreze komutanları ve askerî işler sebebiyle inmiş ve fakat itaat meselesini genel olarak esaslı bir nizama bağlamıştır.

Evet, Hakk'ın hatırı için, Efendimiz'in beyanıyla "saçları kıvırcık, üzüm gibi siyahi bir köle dahi olsa, dinleyin ve itaat edin." "İsmeû ve etîû velev üstü'mile aleyküm abdün habeşiyyün keenne re'sehû zebîbetün"le anlatılan kimselere dahî itaat edeceğiz. Tarihi gelenekleri itibariyle Kureyşli bir efendi için, siyahi bir köleye itaat mümkün değildi. Ama Efendimiz bütün cahiliye adetlerini ortadan kaldırmak için gelmişti. Ve O'nun bu ifadeleri aynı zamanda; "İmam mutlaka Kureyş'den mi olacak, yoksa Habeşli bir köle de imam olabilir mi?" meselesine de beraberinde getirmişti. Demek ki Habeşli bir köle imam olabilecekti...

Bu anlatılanlardan hareketle evde hanım ve çocuklar hane reisi Allah ve Rasulullah emrine muhalefet etmediği müddetçe itaat etmelidirler, yolculukta  seçilen başkana tabi olanlar hakeza…

 


www.errufai.web.tv

 

Bir Ayet

Sure: Mürselat (77)
Ayet :7
   إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَاقِعٌ
77.Bakın, bekleyip görün denilen her şey mutlaka gerçekleşecektir.